Biliyoruz ki, her gözyaşı dökme ağlamak değildir, ağlamamıza yol açan temel faktör duygu yoğunluğudur. Bazen oluyor, o kadar seviniyoruz ki ‘mutluluk gözyaşları’ döküyoruz. Bazen de üzüntümüz o kadar derinleşiyor ki ‘hüzün gözyaşları’ yanaklarımızdan süzülüyor. Korktuğumuz durumlarda ise ‘korku gözyaşları’ döküyoruz. Dayanılmaz acılara maruz kaldığımızda, çaresizliğimizin dozu arttığında gözlerimizden ‘acı gözyaşları’ süzülüyor. Kimi zaman da pişmanlık duygusu o kadar bizi sarıyor ki ‘pişmanlık gözyaşları’ kendini gösteriyor. Araştırmalar % 49’luk oranla daha çok ‘hüzün gözyaşları’ döktüğümüzü gösteriyor. Bunu % 29’luk oranla ‘mutluluk gözyaşları’ takip ediyor. En son sırada ise % 4 ile ‘korku gözyaşları’ yer alıyor. Bizde duygu yoğunluğu oluşturan durumlar dış kaynaklı olabildiği gibi iç kaynaklı da olabiliyor. Dış çevremizde yaşadığımız bir olay (ölüm, başarı, hastalık) bizi ağlatabileceği gibi, iç dünyamızda zihnimizdeki düşünceler ya da geçmiş hatıralar bizi ağlatabiliyor. Peki ya ağlayamıyorsak ? Onu da başka gün konuşalım 😊