Bu yaz başında bir karar aldım ‘Tüketme, üret’ diye bir felsefeden besleniyordum son zamanlarda ve bir şey almıyordum artık üstüme başıma. Olanlar bana üç beş sene yeterdi. Bu yüzden görüyorsunuz aynı şapka ile yazı geçiyorum 😩 Bunu dönem dönem hayatıma uygulamaya çalışırım. Çocukken annem arada parası olduğu halde istediğini almazdı, ertelerdi anlamazdım ama şimdi fark ediyorum. ‘Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol’ demişti Gandi. Çocuklarla ilişkide bu en önemli şey. Dediğini değil, yaptığını öğreniyorlar. ‘Teşekkür ettin mi amcaya?’ deyip de, sen kimselere teşekkür etmezsen, o da etmiyor. ‘Cep telefonu iyi değil, şeker kötü, ekmek olmaz’ gibi sloganlarla etrafta dolanıp, cebinden kafanı kaldırmıyor, şekerli şeyler yiyor, ekmekleri löp löp yutuyorsan, unut gitsin! Bir çocuk öyle bir ayna ki, hani şu ışıklı olan, büyüteçli olanlardan. Gözeneklerine kadar görüyorsun kendini. Aslında sürekli kendine bakıyorsun. İnsanlara teşekkür ediyor muyum? Ben kendime ihtiyacım olmayan şeyleri de alıyor muyum? Cebimin mavi ışığıyla yüzüm apaydınlıkken, onun zararlı bir şey olduğunu mu söylemeye çalışıyorum? Otur izle kendini çocuğunda. Maalesef sen ona değil, o sana öğretiyor hayatı ! Şimdi söyle bana dediğin misin yaptığın mı ??