Hepimiz aynı değiliz ve sorunlarımızla aynı şekilde başa çıkamıyoruz. Dahası, her durum kendine hastır ve farklı şekilde tepki verilmesi gerekir. Kişisel bir kayıp yaşamasına karşın, ağlayamayan ve dolayısıyla acısını göz yaşlarıyla boşaltamayan pek çok insan vardır. Ağlamak, yas tutmanın bir parçasıdır ve talihsizlikler ile travmaları atlatmak için gereklidir. Gerginlik ve stresi hafifleten fizyolojik bir rahatlama mekanizmasıdır. Ağlamakta güçlük çeken kişilerin, duygularını yönetme konusunda sorun yaşadığını söyleyebiliriz. Aslında her şey, sorunu nasıl anladığımıza bağlı. Bir aile üyesinin kaybını kabul ederiz, bir daha onu göremeyeceğimizi biliriz. Acıyı hissederek göz yaşına dönüştürürüz. Endişe ya da belirsizlik hissediyorsak ve durumun nedenlerini henüz belirlememişsek, göz yaşları gelmeyebilir. Ama bu, kişinin karakterine bağlıdır. Daha hassas kişiliğe sahip insanlar, doğru bir boşalma mekanizması olarak göz yaşlarına başvurur. Kendini kontrol etmek için daha büyük ihtiyaç duyanlar ya da hayatlarının her yönünü bir nedene dayandırmak ihtiyacını duyanların göz yaşlarını akıtması daha uzun zaman alacaktır. Gözyaşları ve ağlama ihtiyacı, kişiliğimizin bir parçasıdır. Bazıları için bu kolay iken bazıları için zordur. Eğitimimiz, kişisel ve sosyal bağlamımız adeta beynimizi yıkayarak acımızı sessizce yaşamamız gerektiğini düşündürebilir. Ağlayabilmek güzeldir 🙏 rahatlatır