İçine bir kere girdiğinizde kolayca açık alana çıkması mümkün olmayan …

İçine bir kere girdiğinizde kolayca açık alana çıkması mümkün olmayan, size kendinizi klostrofobik ve yabancı hissettiren, korkutan ve midenizi bulandıran ama ilginçtir ki; yine de çıkmak istememenize yol açan bazı yapılar vardır. O riski alıp, belki fazla düşünmeden, belki de bütün tedbirlerinizi, ön hazırlıklarınızı yapıp “girme” eyleminde bulunduğunuz kurgusal yapının sonundaki çıkış kapısını bulmaktan başka çare yoktur. Çünkü o yapıdan ayrılmak için yolun ya en başından girmemeniz ya da en sonunda çıkışında olmanız gerekir. Kaygı bozukluğu çalıştığım, Müstakil deniz kenarı villasında oturan bir danışanımın gökdelenlere taşınacağını öğrendiğim için yazıyorum bugün. 45-50 katlı beton ve metal yığını, içindeki 1000 dairede yaşayan, farklı meslek ve sosyal sınıflara ait binlerce insan. Sınırsız gökyüzüne doğru, göz alabildiğince uzanan ve içinde modern insanın bütün gereksinimlerini karşılayacak tesisler? Amaç ?! Başımızı kaldırıp bakmaya korktuğumuz yüksekliklere erişen, yaşadığımız şehirlerin siluetlerini bozan, tüketim çılgınlığına olanca hızıyla çanak tutan “residence”lar; pahalı semtlerin AVM’lerinde en ilkel benliklerine dönerek kendilerini “alışveriş” denen dört dönme eyleminin daimi birer parçası haline getiren, fiziksel olarak başkalaşmış, konuşmayı unutmuş bireyler; hayatın, etrafında olup bitenleri umursamaksızın, insanlığın farklı alt gruplarından uzak ama güvende? Öyle mi? Size birşey söyleyim; Bu seferde ruhumuz güvende değil.

Yorum Yap