Kadınlar âleminde erkeği elde tutmak için çeşitli yöntemler geliştirilir. Mesela her dediğine evet denir, hiç itiraz edilmez. Ne istese yapılır, nasıl istiyorsa öyle yapılır, özellikle cinsel hayatta. “Ama bunu yapmak benim hoşuma gitmiyor, ama ben bunu sevmiyorum” denmez. Çünkü öyle dersen, “adam onun sevdiğini hoşuna giderek yapan başka bir kadına gider. Sen de erkeksiz kalırsın”. Sevdiği yemekleri pişirir (“erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer”), abartarak süslenir püslenir, kendisinin olana kadar onu rahatsız etmez. Fakat kadın için yeni ve çok stresli bir dönem başlar. Gerçekten de kadınlar “erkeklerin avlanacak, hemcinslerinden korunacak ve elde tutulması gereken canlılar olduklarına” inanacak şekilde yetiştiriliyor. Aklı, gözü başkasına kayabilir, yakın çevre uzak çevre fark etmez. Gözü hep erkeğinin üzerinde olmalı. Saat kaçta nereye gitti? Kimlerle gitti? Orada kimler var? Hepsini bilmeli. Çamaşırlarını, üstünü başını, telefonunu hep kontrol etmeli. Kendine ne amaçla yaklaşıldığını bilen erkek kaçıyor, kaçınca kovalanıyor ve ortaya av-avcı ilişkisi çıkıyor, kadın-erkek ilişkisi yerine. Kadın; Her an gidebileceği, elinden alınacağı korkusu duymadığında onu elinde tutmak için çaba harcamayacak 😏