Göçün bir travma olarak adlandırılmasından önce, göçün ne anlama geldiğini konuşmanın yararlı olacağını düşünüyorum. Göç, dilimizde evini-barkını bırakarak, bir yerden başka bir yere gitmek, yerleşmek anlamında kullanılmaktadır. Göçün etkilerini araştırırken, sadece göçün sonucuna bakmak yeterli olmayacaktır. Göç; göç öncesi, göç süreci ve göç sonrasından oluşan 3 kademeli bir süreçtir. İnsanlar bir çok nedenden ötürü göç etmek durumunda kalabilmektedir. Bu nedenle, göç öncesi dönemde, kişinin geride ne bıraktığını ve bu bıraktığı şeyin kendisi üzerindeki etkisini gözlemlemek önemli olacaktır. Kişi neleri kaybediyor ve bu kaybettiklerinin etkisi ne kadar derin? Zorunlu bir şekilde göç etmek zorunda kalan, örneğin bir savaşın ya da baskının-zulmün var olduğu bir ortamdan güvenlik nedeniyle göç eden bir kişinin, bu süreç içerisinde yaşadığı zorluğu, eziyeti travmatik olarak nitelendirebiliriz. Bunun yanı sıra, göç sürecinde yaşadığı zorluk, gideceği yere aidiyet hissetmesi de psikolojik olarak kişinin zorlanacağı alanlardan oluşmaktadır. Göç öncesinde yaşadığı zorluk, kayıplar ve sonrasında var olan yeni düzene adapte olma süreci kişiyi travmatik bir sürece itebilmektedir. Kadının kendine bakışını ve beden algısını böyle güzel projelerle desteklemek yararlı olacaktır. Nice güzel uluslarası projelerde buluşmak ümidiyle 💓😎