Bir ilişkide kişi ilk defa kendini keşfetmeye başladığında ve hak ettiğinden daha azına razı olmadığında güç onun eline geçer. Bu güçle kastettiğim kendini farketmesi 😎 Çünkü aramayanı da sormayanı da, ilgisizi de, nezaket yoksunu da, bizden tamamen farklı kişilik özelliklerine sahip olanı da hepsi biz izin verdiğimiz için hayatımıza girer. Onların mizaçları, karakterleri, kendi problemleri sebebiyle hayal kırıklığına uğramamız ise bizim problemimiz. Çoğu ilişkide kadın erkek hepimizin yaptığı da bu değil midir? Bir erkeği /kadını seçip ona hayalindeki tüm vasıfları yüklemek, içten içe öyle olmadığını görse de, önüne milyonlarca işaret çıksa da o hayal kırıklığını yaşamak için hazır ve nazır beklemek. Bir nevi, bilinçli kısmetsizlik hali 😟 Bizi yaralayan, mutlu etmeyen her davranış için “ama aslında…” diye başlayan bahaneler üretmek de öyle. Bunun önüne geçmek ise aslında basit: Seçtiğiniz kişinin farkında olup, tüm çıplaklığıyla onu gerçekten görebilme yetinizin kaybolmasına izin vermemek. Önce kendi kalbinizi sevginizle besleyin, değerli olduğunuzu kendinize hissettirin. Duygusal ihtiyaçlarınıza kulak verin. Örneğin, korunmak, gözetilmek, önemsenmek ihtiyacı duyuyorsanız hayatınıza maço, kıskanç, sizi kısıtlayan, olur olmaz her şeye müdahale eden bir erkeği çekmek yerine, “sizde bu eksikliği yaratan temel neden nedir?” onu bulun. Bu, uzun vadede kendinize ve aşk hayatınıza yapacağınız en önemli yatırım olur. Duygularınızı, neyi neden hissettiğinizi kendi içinizde çözdükten sonra yüreğinizin çekim yasası sizin için bu kez pozitif yönde işlemeye başlayacaktır