“İş arkadaşının gerçekten arkadaşın olup olmadığını, arkadaşın kalıp kalmadığını artık beraber çalışmadığınızda anlıyorsun. Sen gözünün önünde değilken,uzaktayken eski günlerinizin, paylaştıklarınızın hatırını hepten unutuyorsa, artık arkadaşın olmasına, kalmasına gerek yok”. Sevmekle nefret etmek arasında nötr bir alan var. Bu alanda birine, bir duruma karşı hiçbir şey hissetmediğini keşfedince o alanda durabiliyorsun. Kızgın değilsin, yaşanmış hiçbir gerçeğin üzerini örtmüyorsun, fakat o kişiyle, durumla duygusal bir ilişki kurmuyorsun artık. İş arkadaşlıkları gerçekten kıymetli. Çünkü biz bu çağda evimizde daha çok uyuyoruz, asıl hayatımız ailemizle evde değil iş arkadaşlarımızla ofiste geçiyor. En enerjik saatlerimizde onların yanındayız, insanı biraz buran bir şey ama en çok onlarla eğleniyoruz, en çok onlarla paylaşıyoruz. Mesela sabah poğaçalarını simitlerini beraber yiyoruz, öğle yemeklerine beraber iniyoruz veya neyse çorbacıya çıkıyoruz. Akşam üzeri bir koşu köşedeki menemenciye gidiyoruz. En güzel, en köpüklü kahveleri aslında akşam evde sevdiklerimize değil, yemekten sonra çalışırken birbirimize hazırlıyoruz. Çalıştığımız yer, sadece hayatımızı kazandığımız yer değil. Beraber çalışan insanları yakınlaştıran da bu. İş arkadaşlığı değerli. Bazen zor çalışma koşullarını birbirimize oradaki varlığımızla hafifletiyoruz. Tüm iş arkadaşlarımı ve meslektaşlarımı sevgiyle 💓 selamlıyorum!