Koca bir 90 neslinin, büyümenin temel zorluklarının üstesinden gelemeyeceği fikrine nasıl vardık? Kültürümüz, çocukları bütün risklerden, engellerden, kırgınlıklardan ve korkulardan koruyup güvende tutarak başarılı yetişkinler olma imkanlarını ellerinden alıyor. Onları duygusal, sosyal ve fiziksel olarak kolay incinebilir görerek toplumumuz aslında onları bu hale getiriyor. Ebeveynlik normlarındaki değişen yönelimler, yeni akademik beklentiler, teknolojik ilerlemeler ve özellikle de abartılmış bir kaçırılma korkusu gibi nedenlerden dolayı çocuklar, gözetim altında olmadan uzun süre oynama, keşfetme ve çatışmaları kendi kendilerine çözme deneyimini büyük ölçüde kaybettiler. Bu, onları daha kırılgan, daha kolay incinir ve başkalarına daha çok bağımlı bir hale getirdi. Okula girdikleri veya kariyerlerine başladıkları zaman hayal kırıklığı ve yanlış anlamalara aşina değillerse “hiper duyarlı” olmalarına şaşırmamalıyız. Engelleri aşma yetileri gelişmezse, bir karınca tepesi bile onlara dağlar kadar yüksek görünebilir. Sonuç şu noktaya geliyoruz; “Çocuğunuzu yola hazırlayın, yolu çocuğa değil.”