Yalnızlığı 2 sınıfa ayırmak mümkün

Yalnızlığı 2 sınıfa ayırmak mümkün. İlki ‘sosyal yalnızlık’ ki bunda hayat amacı bulamaz, devamlı sıkılgan hisseder, sosyal olarak dışlanır ya da kalabalıklara dahil olmak istemezsiniz. Diğeriyse biz psikologlara göre daha ürkütücü olan ‘duygusal yalnızlık’. Bu yalnızlık, tıpkı depresyon ve anksiyetede olduğu gibi çok ciddi sonuçlar doğuruyor. “Meseleyi o kadar da büyütmeyin, çözmek için kaliteli sohbet edecek birkaç arkadaş edinin yeter” diyorum. Yeter ki yalnızlığa teslim olmayın, harekete geçin. Birilerini arayın, yürüyüşe çıkın. O halde bir hayat amacı edinin. İnsanların arasına karışın. Kendinizi bir başınıza olmakla suçlamayın. Zihninizde değişikliğe gidin. Ancak çok hızlı edinilen sosyal çevrelerden de uzak durun, sabırlı olun. Yalnız da kalsanız yapmak istediklerinizi yapın. Canınızın çektiği yemeği yalnız olduğunuz için yememezlik etmeyin, hatta yemeği en sevdiğiniz restoranda yiyerek kendinizi ödüllendirin. Tek başınıza piknik yapın, tiyatroya gidin. Aslında, sadece yalnız olduğunuzu çevreye göstermekten korktuğunuzun da farkına varın. Yardıma ihtiyacı olan birine destek olarak kendinizi iyi hissettirin. Hiç olmadı, bir evcil hayvan edinin. Kısacası yalnızlığın keyfini sürün..

Yorum Yap